Elbette ki, gençlerin en çok hayranlık duyduğu kişi “Recep Tayyip Erdoğan”! Aslında bütün örneklemin sadece %10’una tekabül eden bu cevap, araştırmada “bütün değişkenlere göre ve toplamda, katılımcıların en hayranlık duyduğu isim” olarak lanse ediliyor.

Gençliğin sorunları?
Kitapta sunulan bulgular ve tespitler, günümüzde Türkiye’de gençliğin
durumuna ve sorunlarına “sağdan” nasıl bakılır bunu açıkça örnekliyor. Herhangi
bir yorum yapmadan önce, öne çıkan bulguları özetleyelim:
- Türkiye’de gençlerin en önemli gördükleri
sorun işsizliktir.
- Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda kalan
katılımcılardan sadece beşte biri kaldıkları yurttan memnundur.
- Katılımcıların %21,3’ü hiçbir sosyal
güvenlik kurumundan yararlanmamaktadır.
- Katılımcıların boş zamanlarında en sık
yaptıkları etkinlik televizyon izlemek; televizyonda en çok izledikleri program
türü ise yerli dizilerdir.
- Recep Tayyip Erdoğan, bütün değişkenlere
göre ve toplamda, katılımcıların en hayranlık duyduğu isimdir.
- Katılımcıların %35,7’si sigara, %21,7’si
alkollü içki kullanmakta; %21,4’ü ise şans oyunu oynamaktadır.
- Katılımcıların yaklaşık üçte biri gazete
okumamakta; sadece %12’si düzenli olarak bir dergi takip etmektedir.
- Katılımcılar arasında şimdiye kadar
yurtdışına çıkmış olanların oranı %11,5’tir.
- Katılımcılardan doğa gezisi yapmak
isteyenlerin oranı %60,8’dir.
Bu bulgular çerçevesinde yapılan tespitlerden belki de en önemlisi “Türkiye’de
şu ana kadar yürütülen gençlik politikalarında daha çok sorun odaklı bir
yaklaşımın” benimsenmiş olduğudur. Ancak araştırma, “son yıllarda bu tutumda
bir değişim yaşanmakta” olduğunu söylemekte ve bu iddiayı savunmak için de
hükümetin gençlere yönelik politikalarının “sorun çözme odağından gençlerdeki
potansiyeli değerlendirme” yönüne evrildiğini belirtmektedir. Bunun kanıtı olarak
da 2011 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulması gösteriliyor.
Analizin analizi
Günümüzde gençliğin en önemli sorun alanları olan işsizlik ve sosyal
güvencesizlik, araştırma çerçevesinde hayli sınırlı yer bulmuş. Araştırmada gençlerin
işsizlik nedenleri ile ilgili hiç soru sorulmadığı gibi, gençlerin sosyal
güvenlik durumuna ilişkin bulgular da sorulan iki sorunun yanıtları ışığında, sadece
bir sayfada, iki grafik ve iki paragrafla açıklanmış. Gençlerin işsizlik ve
sosyal güvenlik sorununu çözmek içinse genel ve tek bir çözüm önerisi göze
çarpıyor: Vergi indirimi gibi yasal düzenlemeler yapılması ve (ne olduğu
açıklanmayan) “bir takım tedbirlerin” alınması.
Durum böyleyken, gençliğin sorunlarının tespitinde nasıl bir yararı olacağı
pek de belli olmayan “siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda
hayranlık duyduğunuz biri var mı” sorusuna verilen cevaplar (ki katılımcı
gençlerin sadece %45,9’u evet demiş), muhtelif değişkenler ışığında toplam yedi
sayfada analiz ediliyor. Elbette ki, gençlerin en çok hayranlık duyduğu kişi “Recep
Tayyip Erdoğan”! Aslında bütün örneklemin sadece %10’una tekabül eden bu cevap,
araştırmada “bütün değişkenlere göre ve toplamda, katılımcıların en hayranlık
duyduğu isim” olarak lanse ediliyor.
Kitapta dikkat çeken bir başka ilginç analiz ise gençlerin sigara ve alkol
kullanım alışkanlıkları hakkında. Katılımcıların beşte biri alkol kullandığını
belirtmiş. Yapılan analiz ise medeni durum değişkeni ile gençlerin sigara ve
alkol kullanımları arasında kurulan ilişki çerçevesinde, evli gençlerin
dul/boşanmış veya bekar olan katılımcılara oranla daha düşük oranlarda sigara
ve alkol tükettiğinin altını çizmekte. İşsizlik ve gelecek kaygısı ile ilgili
dişe dokunur herhangi bir çözümlemeye girişmeyen araştırma iş alkol-sigara ve
evlilik arasındaki ilişkiye gelince “değişkenlerini” konuşturmaya başlıyor.
Bunlara ek olarak gençlerin yabancı dil öğrenme ve yurtdışına çıkma
imkanlarının arttırılması, boş zaman faaliyetleri vs. için yapılan öneriler, aslında
bu araştırmanın eğitim olanak(sızlık)ları ve kalitesi(zliği), işsizlik, sosyal güvencesizlik,
gelecek karşısında umutsuzluk gibi gençliğin asıl sorunlarına hiç de temas
etmediği ortaya koyacak nitelikte.
Araştırma teknikleri, veri analizi gibi “teknik” konulara değinmek için yer
kalmamış olsa da, belki tek bir cümleyle “Türkiye’nin Gençlik Profili” araştırmasının
aslında bir araştırmanın nasıl yapılmaması gerektiğine güzel bir örnek oluşturduğu
söylenebilir.
Gençliğin Bakanlığı
Arka planına bakıldığında, araştırmanın gerekçelerinden biri “Türkiye’de
belirgin bir gençlik politikasına ve gençliğe destek olacak kurumlara duyulan
ihtiyaç” olarak belirtiliyor. Bu ihtiyaç aslında kitapta 61. Hükümet
programında Recep Tayyip Erdoğan tarafından konuya verilen önemi kanıtlamak
üzere sunulan “gençlik politikalarının daha etkin bir şekilde yapılması ve
gençlere dönük hizmetlerin arttırılması” amacıyla 2011 yılında kurulan Gençlik
ve Spor Bakanlığı’na işaret ediyor. Ayrıca çözüm önerileri kısmında önerilerin
özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görev alanına giren konularda sunulmuş
olması, bu araştırmanın “Bakanlık” için yapıldığının da bir göstergesi.
Bünyesinde düzenlemekte olduğu gençlik yaz kamplarında, “pozitif
ayrımcılık” adına, karma uygulamadan vazgeçip, yaz kampları ve gençlik treni
gibi faaliyetlerini haremlik-selamlık hale getiren, gençlikten önce gelir
kaynağı olan spora verdiği önemi her fırsatta, özellikle de gençliğe ayırdığı minimum
bütçe ile gösteren ve “değerlerine bağlı nesiller için çabalayan” Gençlik ve
Spor Bakanlığı, “desteklerini esirgemediği” bu araştırmadan gereken dersleri
elbette çıkaracak ve bir sonraki araştırmada Türkiye’deki gençliğin daha da “sağdan
bir profil” vermesi için gerekeni yapacaktır. Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç’ın TRT-Türk’te yaptığı açıklamalar zaten bunu kanıtlar
nitelikte: “Gençlerle bir araya geldiğimde dinine,
devletine, vatana, milletine, bayrağına bağlı ve saygılı nesiller
olmalarını tavsiye ediyorum. Biz böyle nesillerin inşası için çabalıyoruz. Bu
değerleri içselleştiren gençlerin önünün açılması için gayret ediyoruz. Bilime,
bilgiye değer veren, sorgulayan, özgüveni yüksek nesiller istiyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder