Londra Üniversitesi’ne bağlı Blizard Institute bünyesinde öğretim görevlisi ve araştırmacı olarak çalışmakta olan ve kamu özel ortaklığının İngiltere’deki yansımaları üzerine araştırmalarıyla tanınan Dr. David Price soL Bakış’ın sorularını yanıtladı.
Birleşik Krallık sağlıkta kamu özel ortaklığı (KÖO) politikalarını ilk
uygulayan ülkelerin başında geliyor. Bu deneyim hakkında bize bilgi verebilir
misiniz?
Birleşik
Krallık’ta hemen bütün sağlık hizmetleri vergilerden finanse edilir.
2009’un
Aralık ayında Birleşik Krallık’ta toplam değeri 13.16 milyar sterlin olan 159
özel finans girişimi (private finance
initiative-PFI) hastanesinin sözleşmeleri imzalandı. Bu antlaşmaların
taraflarından biri özel şirketlerken, diğeri rakamlar bazında en büyük sağlık
hizmeti üreticisi olan (%72) ve en çok taşınmaz değere sahip (%86) İngiltere
Ulusal Sağlık Sistemi’ydi (NHS). İngiltere’de 1997 ile 2009 arasında inşa
edilen veya hâlihazırda yapımı süren 135 yeni NHS hastanesinden 101 tanesi
PFI’ler dolayımıyla finanse edildi. Bu meblağ, inşaat programlarına tahsis
edilen 12.2 milyar sterlinin yaklaşık %90’nını oluşturuyordu.
Birleşik Krallık’ta hükümet sağlık
sektöründeki kamu özel ortaklığı uygulamalarını nasıl savunuyor?
Birleşik
Krallık’ta 1992’den beri göreve gelen tüm hükümetler, kamu hizmetleri kapsamına
giren başlıca işlerin giderlerini KÖO’nın Birleşik Krallık versiyonu olan PFI’ler
üzerinden ödenmesini onaylamıştır. Bu genellikle, bir kamu sektörü için
planlanma, tesislerin inşaatı, finansman ve işletme konularında özel bir şirket
ile sözleşme imzalamak anlamına gelir. Karşılığında ilgili şirkete, başlıca
giderler ile bakım ve işletme maaliyetlerini kapsayan yıllık bir ücret ödenir. Konvansiyonel
kamu finansmanı yerine özel sektör finansmanı tercihine ilişkin hükümetin öne
sürdüğü temel gerekçe, projenin uzun vadede giderleri azaltarak verilen paranın
karşılığında elde edilecek değerleri geliştireceğidir. Bu açıklama, proje
risklerinin özel sektöre aktarılması sonucu daha yüksek verim elde edileceği
savına dayandırılmaktadır. Hükümetin öngörüsü, bu tür dolaylı kazanımların KÖO
finansman modelinin devlet kredisine göre yüksek maaliyetlerini zaman içinde
telafi edeceğidir. Ne var ki, hükümet bu risk aktarımı için ödenen tazminat
primlerine ilişkin verileri düzenli olarak yayınlamaktan kaçınıyor. İngiltere’de
PFI sözleşmeleri “gizli” kabul ediliyor. Bu arada, yeni borç anlaşmalarını
takiben PFI hissedarlarına abartılı kâr payları ödenmesi ile özel sektör risk
yükü baremi bir anlaşmazlık kaynağı haline geldi. Örneğin, Norfolk ve Norwich
PFI hastanesi olayında, hissedarlar, 13 milyon sterlinlik orjinal yatırım
anlaşmasından üç yıl sonra 33 milyon sterlinlik ek ödenek aldılar.
Yası
sıra, hükümet sürekli olarak konvasiyonel tedarik uygulamasının (PFI dışı yatırımlar)
verimsiz olduğunu çünkü zamana yayıldığını ve maliyeti aşırı artırdığını öne
sürdü. Ancak kesin konuşmak gerekirse, bu iddiayı destekleyen hiç bir kanıt yok;
tıpkı verimsizlik gerekçesiyle “geliştirilmiş tedarik prosedürleri” denilen
PFI’ye gereksinim duyulduğuna dair herhangi bir kanıtın bulunmaması gibi.
Sizce bu politikaların en önemli sonuçları nelerdir?
Çalışmalarımız,
hükümetin özel finans uygulamasının göreli yüksek maliyetlerinin risk aktarımına
bağlı olduğu iddiasının eksik değerlendirmelere dayandığını gösterdi. Risk
aktarımındaki değişikliklerle özel yatırımcılara ödenen primlerdeki
değişikliklerin paralel seyredeceği beklentisi ve yıllık ödemelere göre yapılan
ayarlamalar hesaba katılmamış.
2007’nin
başlarında parlamentonun finansal takipçisi Ulusal Denetleme Bürosu (NAO), PFI
hastane projelerinin geriye dönük sistematik bir incelemesini gerçekleştirdi. Çalışma
risk aktarım mekanizmalarını içeriyordu. Yayılanması engellenen ancak Bilgi
Edinme Özgürlüğü Yasası uyarınca edinilebilen bu çalışma, araştırılan PFI
hastanelerinin %63’ünde PFI risk aktarımı planlamasında kullanılan kötü performans
için mali ceza sisteminin yetersiz olduğunu ve performans verilerinin
kullanışlı olmadığını ortaya koydu.
Kritik
konulardan biri de, PFI geri ödemelerinin vergi tabanlı hastane bütçeleri
tarafından karşılanıp karşılanamayacağıdır.
1991’den
beri, bütün NHS yatırım ortaklıkları NHS binaları ve donanımı için Hazine’ye
gelirlerinin ortalama %6’sı kadar bir ödeme yapmak durumundadır. Ne var ki, PFI
sözleşmesi olan NHS hastane ortaklıkları, özel finans yatırımlarının
giderlerini karşılamak için yıllık gelirlerinin %18.6’sına varan miktarlarda
harcama yapabilirler; bu para doğrudan özel sektöre gitmektedir. İlk PFI
anlaşmaları, klinik harcamaların özel yatırımın geri ödemelerinde kullanılması amacıyla
yatak sayılarında %30’luk kesintilere olanak tanımaktaydı.
2012’nin
Kasım ayında NAO, 41 NHS yatırım ortağının ve 32 kurum ortağının hâlihazırda
bütçe açığı olduğu ya da yakında olacağı öngörüsüne dair kimi bulgular
yayınladı. Anlaşılan, pek çoğunun mali sorunlarının altında PFI var.
Teşekkürler…
Söyleşi: Volkan Kavas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder